9 Ocak 2019 Çarşamba

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI


TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI



Tasarrufun iptali davası ile borçlunun üçüncü kişilerle yapmış olduğu tasarruf işlemlerinin hukuki açıdan dava açan alacaklı bakımından geçersizliğine yönelik bir karar alınması suretiyle, malın cebri icra yolu ile satılması imkanın sağlanması ve mal bedelinin artanının 3.şahsa kalmasına imkan veren özel bir dava türüdür.

İcra ve İflas Yasası'nın 277 ile 284.maddeleri arasında tanzim edilen tasarrufun iptali davası ikamesi için yasanın aradığı şartlar aşağıda açıklanmıştır.

A) DAVA ÖN KOŞULLARI :

1- Dava tarihinde kesinleşmiş bir alacak/takip bulunması gereklidir.

Dava tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takibin olması gerekli ise de, halen itiraz safhasında olan bir alacak için de, dava ikamesi ve açılan davada takibin kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması mümkündür. Böylelikle, malın bir başka kişiye devri suretiyle, mal bedeli üzerinden davanın devamına engel olunmalıdır.

2- Tasarruf işleminin takibe konu borcun doğmundan sonra yapılması gereklidir.

Tasarrufun takibe konu kredi sözleşmesinin en eskisinin imza tarihinden sonra yapılmış olması gereklidir. 11.11.2005 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesi için bu tarihten sonra yapılan tasarrufların iptali mümkündür.

3- Borçlu hakkında aciz belgesi bulunması gereklidir.

Borçlu hakkında rehin açığı, kesin aciz belgesi bu dava için gerekli olup, İİK.md.105 mahiyetinde tutulan taşınır haciz zabıtları da, bu davanın ikamesi için yeterli mahiyettedir. Bu nedenle, aciz belgesi almak içinde gerekli olan, "başkaca haciz kabil mala rastlanılmadı" ifadesinin tüm taşınır hacizlerine ait zabıtlarına, -borcu karşılar mahiyette haciz yapılmamış olmaması hali dahil- yazdırılmasına özen gösterilmelidir.

Hacizli mala karşı istihkak iddiası ile dava ikame edilmesi halinde, karşı dava olarak tasarrufun iptalinin talebi mümkün olup, bu durumda aciz belgesi istihsaline gerek bulunmamaktadır.

B) DAVANIN TARAFLARI :

Tasarrufun iptali davası, tasarruf işlemini yapan taraflardır. İşlemi yapan dosya borçlusu ve 3.şahıs eğer devir olmuşsa 4.şahıs iptal davasının davalı tarafları ve yapılacak alacaklıları izrar kasdi ile mevcudu eksiltme suçununda  şüphelileri olacaklardır. Şirket sözkonusu ise, ceza davasında şirketin hissedarları, yetkili imzaları bu sıfatı taşıyacaklardır.
C) YETKİLİ MAHKEME:

Yetki sorunu HUMK.md.9 hükmü uyarınca, davalıların adresleri mahkemesidir. Taşınmazın aynından doğan bir dava olmaması nedeni ile taşınmaza ilişkin kesin yetki kuralının uygulanması sözkonusu değildir.

D) GÖREVLİ MAHKEME:

Görev iptali talep edilen tasarrufun değeri veya alacağın değerinden hangi az ise ona göre Sulh Hukuk veya Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Ancak, Ticaret Mahkemeleri nezdinde ikame edilen davalara da, işbölümü yönünde bir itiraz olmadığı sürece Ticaret Mahkemesi de bakabilmektedir.

E) HARÇ:

İptal davalarında harç da, görevli mahkemenin tayini için gerekli kıstas olan, alacak ve iptale tabii tasarruftan hangisinin değeri az ise, onun üzerinden alınır.

Değeri belli olmayan ve alacak miktarı kadar değeri olmadığı açıkca belli olan tasarruflarda, dava konusu malın rayiç değeri harca esas gösterilebilinir. Tereddüt edilen hususlarda, rayiç değer saptaması için birimizden görüş talep edilebilinir.

F) İPTALE KONU TASARRUFLAR:

1- İvazsız Tasarrufların İptali: (İ.İ.K.md.278)

Borçlu hakkında aciz belgesi verildiği tarihten (aciz belgesi mahiyetinde olan haciz tutanağı tarihi), itibaren geriye doğru son iki yıl içinde yaptığı ivazsız tasarruflar ve bağışlar ile yasanın bağış hükmünde kabul ettiği tasarrufların iptalini talep etmek mümkündür.

a) İvazsız tasarruflar; mutat hediye kapsamında sayılmayan aşırı değerli hediyeler, bağışlar.

b) Bağış mahiyetindeki tasarruflar; eşlere, çocuklara ve anababa ile sıhri hısımlık dahil üçüncü zümreye kadar olan hısımlara yapılan ivazlı tasarruflar ile evlatlığı veya evlat edinene yapılan ivazlı tasarruflar.

c) İvazlar arasında dengesizlik olan tasarruflar; borçlunun verdiği mala karşı ivaz olarak düşük bedel aldığı tasarruflar, (tasarruf tarihindeki rayiç değer üzerinden hesaplanır.)

d) Üçüncü şahıs lehine tesis edilen şahsi sınırlı haklar; intifa hakkı, sükna hakkı, kaydı hayat şartı ile irat,

İvazsız tasarruflar, en eskiden başlayarak son iki yıl içinde yapılmış olması ve davacının alacağının doğumundan sonraya rastlayanların iptali mümkün olmakla, takibinde tasarrufun yapıldığı tarihden itibaren beş yıl içinde yapılmış olması kaydı ile davanın da tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde ikame edilmesi gereklidir.

2- Acz Halinde Yapılan Tasarruflar: (İ.İ.K.md.279)
Borcunu ödemeyen bir borçlu yapılan takipte hiç veya borcu karşılar malının bulunmaması halinde, aciz belgesi tanzim tarihi veya aciz belgesi mahiyetinde olan haciz tutanağı tarihinden  itibaren geriye doğru son bir yıl içinde yaptığı  tasarrufların iptalini talep etmek mümkündür.

            a) Zorunluluk olmadığı halde bir borç için rehin yapılması;

b) Paradan veya mutat ödeme vasıtalarından başka bir suretle yapılan ödemeler; taşınır ve taşınmazın borç karşılığı devri gibi,

            c) Vadesi gelmemiş borçlar için yapılan ödemeler,

d) Kişisel hakkın kuvvetlendirilmesi için tapu kaydına verilen şerhler; kira sözleşmesi, satış vaadi gibi.

Acz halinde yapılan tasarruflar, en eskiden başlayarak son bir yıl içinde yapılmış olması ve davacının alacağının doğumundan sonraya rastlayanların iptali mümkün olmakla, takibinde tasarrufun yapıldığı tarihden itibaren beş yıl içinde yapılmış olması kaydı ile davanın da tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde ikame edilmesi gereklidir.

3- Zarar Verme Kasdi İle Yapılan Tasarruflar: (İ.İ.K.md.280)

Malvarlığı borçlarını karşılamaya yetmeyen borçlunun, alacaklılarından mal kaçırma kasdi ile yaptığı tasarruflar iptale tabiidirler.

Yasanın bu maddesine dayanılarak ikame edilecek davaların şartları şunlardır.

a) Ödeme kabiliyetini kaybeden borçlunun mevcudunu eksiltmesi ve üçüncü kişinin bunu bilmesi veya bilmesi gerekmesi,        
aa) Üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımların bilmesi gerektiği karine kabul edilir,
bb) Ticari işletmenin veya işyerindeki malların mühim bir kısmını veya tamamını devir veya satın alan kişi,
cc) Ticari işletme veya işyerini işgal eden kişi,

            b) Tasarrufun alacaklılara zarar verme kasdi taşıması,

c) Devir ve satın alma işleminin en az üç ay önceden alacaklılara bildirim veya sicil gazetesinde ilan edilmemiş olması.

Zarar kasdi ile yapılan tasarrufların, tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde takip yapılması kaydı ile aynı süre içinde dava açma imkanı vardır.

G) TEDBİR MAHİYETİNDE İHTİYATİ HACİZ TALEBİ:

İptali istenecek malın öncelikle, tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz talebi suretiyle, devrinin önlenerek, davanın dördüncü kişiye yönelik tazminat ve devir bedeli üzerinden sürmesinin engellenmesini ve malın satışının mümkün olmasını sağlayacaktır.
Mahkemece, bu yönde bir karar tesis edilmeden, dava dilekçelerinin davalılara tebliğ işleminin yapılmaması, teminatsız olarak verilen tedbir kararı için gerekirse dava konusu bedel üzerinden teminat mektubu verilmesi mümkündür.

H) CEZA DAVASI:

İptale tabii tasarrufun yapılması nedeni ile iptal davası açılan hallerde, İ.İ.K.md.331 uyarınca, İcra Mahkemesi nezdinde, iptali yapan şahıs, şirket ise hissedarları ve yetkili müdürü ile üçüncü şahıs aleyhine ceza davası açılması gereklidir.

Ceza davasının işlemden itibaren altı ay içinde ikame edilmesi şart ise de, borçlu ve üçüncü şahıslara baskı yaratmak amacı ile bu süreden sonra da dava ikamesi mümkündür.

Süre varsa, ceza davasının iptal davası açan mahkemenin tedbir kararı vermesinden sonra, tedbir kararı da eklenmek suretiyle yapılması iddiamızı güçlendirecektir.

I) DAVANIN SONUCU:

İptal davası sonunda, davayı kazanan alacaklıya, iptal davasına konu mal üzerinden cebri icra ile hakkını alma yani malı satma yetkisi verilir.

Kesinleşen mahkeme kararının takip dosyasına ibrazı suretiyle, herhangi bir tapu kaydı tashihine gerek olmaksızın, harca konu miktar üzerinden malın cebri icra kanalı ile satışı (takibin de kesinleşmesi kaydı ile)  talep edilir.

Satış sonucu elde edilen meblağ alacaklıya ödenmekle, harca esas miktarın üzerinde kalan bakiye davanın sınırlı etkisi nedeni ile takip eden haciz alacaklısına değil, malı satın alan üçüncü şahsa ödenir. Dava tarihinde sonra tesis edilen ipotekli  varsa, bu durumda, bakiye ipotek alacaklısına ödenmelidir.

Tasarrufundan sonra tesis edilen ipotek varsa, tasarrufun iptali ile birlikte ipoteğin de, iptalinin (davacı alacaklı için geçerli olmamasını) talep edilmesi ve ipotek alacaklısının da, davalı olarak gösterilmesi gereklidir.

Davanın, davacı aleyhine reddi halinde, dava konusu üzerinden, nisbi tarife uyarınca avukatlık ücreti ve dava harç ve masraflarına mahkum edilir.

Taşınmaz üzerinde, haciz veya ipotek bulunması halinde, dava kazanılsa bile, bu takyidatların muvazaalı olduğu ispat edilemezse veya dava ikame edilirken bu ipoteğinde tasarruftan sonra ancak dava tarihinde önce tesis edilmiş olması nedeni ile iptalinin talep edilmemiş olması durumda, kazanılan bir davanın sonucundan istifade etmek mümkün olmayacaktır. Bu durumda, taşınmazın satışı sonrası, sıra cetvelinin/alacağın iptali yoluna gidilmesi mümkündür.

Tasarrufun iptali davası ile ilgili Yargıtay kararlarına aşağıda yer verilmiş olup, dava ikamesi sırasında, iptali istenen husus ile ilgili Yargıtay kararlarına da, yer verilmesi yararlı olacaktır.


J) İLGİLİ YARGITAY KARARLARI:


YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/1781

K. 1996/2984

T. 28.5.1996

ÖZET :Tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için borcun, tasarruf tarihinden önce doğmuş olması şarttır.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1989/3341

K. 1989/4665

T. 7.11.1989

ÖZET : Tasarrufun iptali davasının, borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişiler aleyhine birlikte aşılması gerekir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1990/2371

K. 1990/3561

T. 25.9.1990

ÖZET : İptal davasını, elinde muvakkat veya kati aciz vesikası bulunan alacaklı açabilir. Bu yön dava şartı olup, hakim görevi gereği re'sen gözetmek zorundadır.
İptal davası, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler ve onların mirasçıları hakkında açılır.

Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. Taşınmazın tapu kaydının tashihine gerek kalmadan haczedilip satışını isteyebilir. Dava taşınmazın aynına ilişkin olmadığından kesin yetki kuralından bahsedilemez.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1991/242

K. 1991/1400

T. 21.3.1991

ÖZET : İstihkak davasında davalı durumunda olan alacaklı, davacı üçüncü kişiye karşı, karşılık dava olarak iptal davası açabilir. Bu durumda alacaklının geçici veya kesin borç ödemeden aciz belgesi gösterme zorunluğu yoktur.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1993/3466

K. 1993/3982

T. 12.10.1993

ÖZET : İİK.nun 278/2. maddesi gereğince; akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin bağışlama gibi sayılacağı ve bu bağışlamanın da icra hukuku yönünden iptali gerekeceği belirtilmiştir.
Davalı borçlu tapuda gösterilen bedel dışında, ayrıca davalı alıcılara bir bedel ödediğini ve bu nedenle tasarrufun düşük bedelle yapılmadığını iddia ve ispat etmemiştir. Burada, ayrıca satıcı ile alıcıların iyi niyetli olup olmadıklarının bir önemi yoktur. Yasa, böyle bir şartı aramamıştır. Tasarrufun davacının payı oranında iptaline karar verilmesi gerekir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1993/5796

K. 1994/1128

T. 28.2.1994

ÖZET: İşyeri devrinin borcun doğumundan sonraki bir tarihte yapıldığı açıktır. Bu durumda, işyeri devri nedeniyle uyuşmazlıkta, İİK.nun 44. maddesinin uygulanması zorunludur. Borçlu tarafından işyeri devrinin kayıtlı bulunduğu yer ticaret siciline bildirimde ve mal beyanında bulunulduğu öne sürülmediğine, dosyada da bu yönde bir delil bulunmadığına göre, işyeri devrinin alacaklının haklarını etkilemeyeceği kabul edilmelidir. Bu açıklamalar karşısında Merci Hakimliğince "istihkak davasının reddine" ve "karşı dava olarak açılan-İİK. md.97/17- Tasarrufun iptali davasının kabulüne" karar verilmesi gerekir

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/6116

K. 1994/7431

T. 12.12.1994

ÖZET : Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesinin bir koşulu da alacaklı tarafından borçlu hakkında yapılan icra takibinin kesinleşmesidir. Alacakla ilgili icra takibi kesinleştirilmeden iptal davası dinlenemez.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/178

K. 1994/3608

T. 6.6.1994

ÖZET : Tasarrufun iptali davası, elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan alacaklı tarafından açılabilir

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1993/5613

K. 1994/1192

T. 1.3.1994

ÖZET : Taraflar arasındaki uyuşmazlık İ.İ.K. na dayanan Tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Borçlu adresinde yapılan hacizde, haczi kabil malı olmadığı saptanmıştır. Bu tutanak geçici aciz belgesi niteliğindedir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/6539

K. 1995/117

T. 17.1.1995

ÖZET : Tasarrufun iptali davaları tasarruf tarihinden itibaren beş sene içerisinde açılabilir. Aciz belgesinin alındığı tarihten itibaren geriye doğru iki yıllık süre içinde yapılmış olan tasarruflar iptale tabidir. Ayrıca İcra İflas Kanununun 280, maddesindeki koşulların varlığı halinde tasarruf tarihi ne olursa olsun, yapılan tasarruf batıl sayılır.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/7253

K. 1996/326

T. 24.1.1996

ÖZET : Bağışlama ve ivazsız tasarrufların iptal edilebilmesi için iik.nun 278 maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Öte yandan iptal davasının dinlenebilmesi için borcun doğumunun iptali istenen tasarruftan önce olması gerekir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/3093

K. 1998/3514

T. 23.9.1998

ÖZET : Akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin başka bir koşul aranmaksızın batıl olduğu hükmünden hareketle; tapudan satış bedelinin sorulması, bu bedele satış tarihinde taşınmazın kaydında bulunan ipotek bedellerinin de eklenmesi ve bulunacak tutarın, taşınmazın satış tarihinde bilirkişi marifetiyle tesbit edilecek rayiç değeriyle karşılaştırılması, fahiş fark saptanması durumunda tasarrufun iptal edilmesi gerekir.
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı alacaklı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı Tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu davalarda amaç, tasarrufa konu mal üzerinde alacaklının takibe konu ettiği alacağının cebri icra yoluyla tahsilini temindir.
Bu sebeple, Anayasanın 141 ve HUMK.nun 77. maddeleri hükmüne aykırı olarak, mahkemenin borcun miktarı hakkında bilirkişiye başvurup, beyhude masrafa sebebiyet vermesi ve kararda bu rapora da dayanmasında isabet bulunmamaktadır. İİK.nun 278. maddesinin ( 2 ) nolu bendinin akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin başka bir koşul aramaksızın batıl olduğu hükmünden hareketle, tapudan satış bedelinin sorulması, bu bedele satış tarihinde taşınmazın kaydında bulunan ipotek bedellerinin de eklenmesi ve bulunacak tutarın, mahallinde bilirkişi marifetiyle gayrimenkulun satış tarihinde tesbit edilecek rayiç değeriyle karşılaştırılması, arada fark varsa ve bu fark fahişse, dava şartı olan geçici aciz belgesinin varlığı ve tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığı da nazara alınarak, davanın kabul edilmesi gerekirken konuyla ilgili olmayan gerekçe ile ve noksan araştırma ile yazılı biçimde karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/1205

K. 2002/1524

T. 1.4.2002

ÖZET : Sıhren 3. dereceye kadar hısımlar arasındaki tasarruflar bağışlama sayılarak iptale tabi olduğundan ve üçüncü şahsın borçlunun iyiniyetli bir şahıstan beklenmeyecek tasarruflarla mevcudunu eksilttiği ve üçüncü şahsın bu durumu bilmesi gerektiği hallerde yapılan tasarruf batıl sayıldığından kayınpeder-damat olan davalıların tasarrufunun alacaklının alacağına yeter miktarla sınırlı olmak üzere iptali gerekir.


YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/2523

K. 2002/3094

T. 6.6.2002

ÖZET : Mahkemece, davacının alacağı ya iptali istenen tasarruf konusu değerden hangisi azsa nisbi karar ve ilam harcının o miktar üzerinden tahsili gerekirken re'sen gözönünde tutulması zorunlu harç hususu hakkında bir hüküm kurulmaması doğru değildir.


YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/6349

K. 2003/449

T. 29.1.2003

ÖZET : Borcun doğumundan önce yapılan Tasarrufun iptali gerekmez ise de;

Borç ilişkisinin, davacı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesinin imzalanması ile başladığı nazara alınarak ve dava konusu senet alacaklısı, borçlunun eşi olduğundan yasa gereği iptale tabi bu Tasarrufun iptali için, davanın kabulüne karar verilmelidir.


YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1227

K. 2003/3398

T. 23.6.2003

ÖZET : Tasarrufun iptali davaları borçlu ile doğrudan veya dolaylı olarak hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bundan başka kötüniyetli üçüncü kişiler aleyhine de iptal davası açılır.Kötüniyetten maksat, borçlunun durumunun satın alan kişi tarafından bilinmesi veya bu kişinin bilebilecek durumda olmasıdır. Satış, gerçek olsa dahi, satın alan kişinin kötüniyetini kanıtlama yükümlülüğü davacı alacaklıya aittir. Davacı alacaklı dosya kapsamındaki toplanan mevcut delillere göre davalının kötüniyetini kanıtlamış değildir. Bu nedenle davalı hakkındaki davanın reddi gerekir.


YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/2645

K. 2003/5425

T. 12.11.2003

ÖZET : İİK.nun 284. maddesi uyarınca iptal davası hakkı batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren 5 sene geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup hakim tarafından re'sen nazara alınması gerekir.


YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2912

K. 2004/5268

T. 20.10.2004

ÖZET : Tasarrufun iptali davasının kabul edilebilmesi için tasarruf tarihi ile haciz veya aciz yahut iflas tarihi arasında 2 yıllık sürenin geçmemiş olması, ayrıca satışta gösterilen bedelle gerçek bedel arasında aşırı fark bulunması gerekir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3176

K. 2004/5648

T. 4.11.2004

ÖZET : Dava, Tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİY.nun 280/4. maddesi uyarınca kural olarak ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiği kabul olunur. Somut olayda davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında icra takibi yapılmış, takip kesinleşmekle haciz işlemi uygulanıp tutanak düzenlenmiştir. Yapılan araştırmada borçlu şirkete ait S.Köyü 929 parselde kayıtlı taşınmazın 7.7.2002 tarihinde 7.100.000.000 TL bedelle üçüncü kişi diğer davalı  Pazarlama Mermer Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.'ne devredildiği, üzerinde fabrika binası bulunan bu yerin arsa ve tesis bedelinin satış tarihi itibariyle 67.594.000.000 TL değerde bulunduğu, bu haliyle ticari işletmenin mühim bir kısmını teşkil ettiği anlaşılmıştır. Yapılan bu devirle ilgili davacı alacaklıya herhangi bir bildirimde bulunulmadığı gibi, ticaret sicili gazetesinde gerekli ilanların da yapılmadığı belirlenmiştir. Bu durumda üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği borçlunun da ızrar kastıyla hareket ettiği kabul edilmelidir.

 

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3336

K. 2004/5690

T. 8.11.2004

ÖZET : Tasarrufun iptali davasında; ivazlar arasında fahiş fark olup olmadığının saptanabilmesi için tasarruf tarihi itibariyle tasarrufa konu olan malın gerçek değerinin belirlenmesi gerekir. Yerel mahkemece bilirkişi kurulundan tasarruf tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ve üzerindeki yapının mahalli piyasa rayiçlerine göre gerçek değeri konusunda ek rapor alınarak sonucuna göre ivazlar arasında fahiş fark bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, özellikle üzerindeki yapıya bayındırlık birim fiyatlarına göre değer biçen rapor yeterli kabul edilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3669

K. 2005/566

T. 8.2.2005

ÖZET : İİK.nun 281. maddesine göre Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup HUMK.nun 176/11. maddesi uyarınca adli aravermede bakılabilecek işlerdendir. Bu nedenle süre yönünden HUMK.nun 177. maddesi bu davalarda uygulanmaz. Adli aravermede geçen günler süreye dahildir.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3775

K. 2005/710

T. 14.2.2005

ÖZET : 3. kişi davalı Bülent ve kararı temyiz etmeyen 4. kişi davalı Mehmet'in iptal davasına konu taşınmazı elden çıkartmış olmaları nedeniyle iptal davası bu taşınmazın yerine geçen değere taalluk edeceğinden, iptal davasını kaybeden ( somut olayda en son satışı yapan ) davalı Mehmet'in alacak ve ferilerini geçmemek üzere bu değer nisbetinde tazminata mahkum edilmesi gerektiği halde infaz kabiliyeti olmayacak ve hakkındaki dava reddedilen davalı üzerindeki tapu kaydının iptali sonucunu doğuracak şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/1762

K. 2005/4956

T. 26.9.2005

ÖZET : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde tanımlanan Tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK.nun 283/2. maddesi uyarınca kural olarak iptal davası 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakten tazmine ( davacının alacağından fazla olmamak üzere ) mahkum edilir. Dava konusu somut olayda açıklanan olgular gözetilerek 3. şahsın taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek bedeliyle sorumlu tutulması gerekir.

 

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/4421

K. 2005/5715

T. 25.10.2005

ÖZET : Dava, 6183 sayılı Yasaya göre açılan Tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Anılan Yasanın 25.maddesi uyarınca iptal davası borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kişiler ile bunların mirasçılarına ve iyiniyet sahibi diğer üçüncü şahıslara karşı açılır. Bu kişiler arasında mecburi ( zorunlu ) dava arkadaşlığı mevcuttur.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/422

K. 2006/3181

T. 30.5.2006

ÖZET : Davacı, davalı kooperatif aleyhine icra takibi yaptığını, kooperatifin tek malvarlığı olan taşınmazını ferdileştirmeye geçerek kooperatif ortaklarına dağıttığını iddia ederek Tasarrufun iptali talebinde bulunmuştur. Davalı kooperatifin hükmi şahsiyeti devam etmekte ise de davacıya olan kesinleşmiş borçlarını ödemeden ortaklarına tapuda devir yapması ve borcunu ödememesi iyi niyetli bir davranış olarak kabul edilemez. Kooperatif ortakları da kooperatifin borçlarını bilmesi gereken kişilerdir. Bu durumda borçlu kooperatifin ortaklarına yaptığı Tasarrufun iptali gerekir.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/214

K. 2008/1595

T. 31.3.2008

ÖZET : Tasarrufun iptali davasının sürerken üçüncü kişinin malı elinden çıkarması halinde davacı alacaklı davaya bedel davası olarak devam edilmesini istiyebilir ve mahkeme üçüncü kişiyi tazminatla mahkum eder. Somut olayda taşınmazı üçüncü kişiden satın alan da davaya dahil edilmediğine göre bu hususlar davacı vekiline hatırlatılmalı, açıklaması alındıktan sonra doğacak duruma göre hüküm kurulması gerekir. İnfazı mümkün olamayacak şekilde tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru değildir.

YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
E.1987/5283
K.1987/2987
T.14.03.1988
ÖZET: Cironun muvazaalı olduğunun iptal davasına konu edilmesinin mümkün olacağı.

YARGITAY
15.HUKUK DAİRESİ
E.1990/996
K.1990/4233
T.22.10.1990
ÖZET: Borçlunun borcuna mahsuben taşınmazlarını alacaklıya vermesinin mutad ödeme vasıta olarak kabul edilemeyeceği.

YARGITAY
15.HUKUK DAİRESİ
E.1994/260
K.1995/2072
T.06.04.1994
ÖZET: Mahkemece ipotek işleminin iptali için, ipotek alacaklısının kötüniyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir.

YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
T.12.03.1952

E.1952/17
K.1952/7
ÖZET: Borçlunun üçüncü kişideki teminatını başkasına temlik etmesinin mutad ödeme vasıtası olmadığı.