TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI
Tasarrufun iptali davası ile borçlunun üçüncü kişilerle yapmış olduğu
tasarruf işlemlerinin hukuki açıdan dava açan alacaklı bakımından
geçersizliğine yönelik bir karar alınması suretiyle, malın cebri icra yolu ile
satılması imkanın sağlanması ve mal bedelinin artanının 3.şahsa kalmasına imkan
veren özel bir dava türüdür.
İcra ve İflas Yasası'nın 277 ile 284.maddeleri arasında tanzim edilen
tasarrufun iptali davası ikamesi için yasanın aradığı şartlar aşağıda
açıklanmıştır.
A) DAVA ÖN KOŞULLARI
:
1- Dava tarihinde kesinleşmiş bir alacak/takip bulunması gereklidir.
Dava tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takibin olması gerekli ise de, halen
itiraz safhasında olan bir alacak için de, dava ikamesi ve açılan davada
takibin kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması mümkündür. Böylelikle, malın
bir başka kişiye devri suretiyle, mal bedeli üzerinden davanın devamına engel
olunmalıdır.
2- Tasarruf işleminin takibe konu borcun doğmundan sonra yapılması
gereklidir.
Tasarrufun takibe konu kredi sözleşmesinin en eskisinin imza tarihinden
sonra yapılmış olması gereklidir. 11.11.2005 tarihinde imzalanan kredi
sözleşmesi için bu tarihten sonra yapılan tasarrufların iptali mümkündür.
3- Borçlu hakkında aciz belgesi bulunması gereklidir.
Borçlu hakkında rehin açığı, kesin aciz belgesi bu dava için gerekli olup,
İİK.md.105 mahiyetinde tutulan taşınır haciz zabıtları da, bu davanın ikamesi
için yeterli mahiyettedir. Bu nedenle, aciz belgesi almak içinde gerekli olan,
"başkaca haciz kabil mala rastlanılmadı" ifadesinin tüm taşınır
hacizlerine ait zabıtlarına, -borcu karşılar mahiyette haciz yapılmamış
olmaması hali dahil- yazdırılmasına özen gösterilmelidir.
Hacizli mala karşı istihkak iddiası ile dava ikame edilmesi halinde, karşı
dava olarak tasarrufun iptalinin talebi mümkün olup, bu durumda aciz belgesi
istihsaline gerek bulunmamaktadır.
B) DAVANIN TARAFLARI
:
Tasarrufun iptali davası, tasarruf işlemini yapan taraflardır. İşlemi yapan
dosya borçlusu ve 3.şahıs eğer devir olmuşsa 4.şahıs iptal davasının davalı
tarafları ve yapılacak alacaklıları izrar kasdi ile mevcudu eksiltme
suçununda şüphelileri olacaklardır.
Şirket sözkonusu ise, ceza davasında şirketin hissedarları, yetkili imzaları bu
sıfatı taşıyacaklardır.
C) YETKİLİ MAHKEME:
Yetki sorunu HUMK.md.9 hükmü uyarınca, davalıların adresleri mahkemesidir.
Taşınmazın aynından doğan bir dava olmaması nedeni ile taşınmaza ilişkin kesin
yetki kuralının uygulanması sözkonusu değildir.
D) GÖREVLİ MAHKEME:
Görev iptali talep edilen tasarrufun değeri veya alacağın değerinden hangi
az ise ona göre Sulh Hukuk veya Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Ancak, Ticaret
Mahkemeleri nezdinde ikame edilen davalara da, işbölümü yönünde bir itiraz
olmadığı sürece Ticaret Mahkemesi de bakabilmektedir.
E) HARÇ:
İptal davalarında harç da, görevli mahkemenin tayini için gerekli kıstas
olan, alacak ve iptale tabii tasarruftan hangisinin değeri az ise, onun
üzerinden alınır.
Değeri belli olmayan ve alacak miktarı kadar değeri olmadığı açıkca belli
olan tasarruflarda, dava konusu malın rayiç değeri harca esas gösterilebilinir.
Tereddüt edilen hususlarda, rayiç değer saptaması için birimizden görüş talep
edilebilinir.
F) İPTALE KONU
TASARRUFLAR:
1- İvazsız Tasarrufların İptali: (İ.İ.K.md.278)
Borçlu hakkında aciz belgesi verildiği tarihten (aciz belgesi mahiyetinde
olan haciz tutanağı tarihi), itibaren geriye doğru son iki yıl içinde yaptığı
ivazsız tasarruflar ve bağışlar ile yasanın bağış hükmünde kabul ettiği
tasarrufların iptalini talep etmek mümkündür.
a) İvazsız tasarruflar; mutat hediye
kapsamında sayılmayan aşırı değerli hediyeler, bağışlar.
b) Bağış mahiyetindeki tasarruflar; eşlere,
çocuklara ve anababa ile sıhri hısımlık dahil üçüncü zümreye kadar olan
hısımlara yapılan ivazlı tasarruflar ile evlatlığı veya evlat edinene yapılan
ivazlı tasarruflar.
c) İvazlar arasında dengesizlik
olan tasarruflar; borçlunun verdiği mala karşı ivaz olarak düşük bedel
aldığı tasarruflar, (tasarruf tarihindeki rayiç değer üzerinden hesaplanır.)
d) Üçüncü şahıs lehine tesis edilen şahsi
sınırlı haklar; intifa hakkı, sükna hakkı, kaydı hayat şartı ile irat,
İvazsız tasarruflar, en eskiden başlayarak son iki yıl
içinde yapılmış olması ve davacının alacağının doğumundan sonraya rastlayanların
iptali mümkün olmakla, takibinde tasarrufun yapıldığı tarihden itibaren beş yıl
içinde yapılmış olması kaydı ile davanın da tasarrufun yapıldığı tarihten
itibaren beş yıl içinde ikame edilmesi gereklidir.
2- Acz Halinde Yapılan Tasarruflar: (İ.İ.K.md.279)
Borcunu ödemeyen bir borçlu yapılan takipte hiç veya borcu karşılar malının
bulunmaması halinde, aciz belgesi tanzim tarihi veya aciz belgesi mahiyetinde
olan haciz tutanağı tarihinden itibaren
geriye doğru son bir yıl içinde yaptığı
tasarrufların iptalini talep etmek mümkündür.
a) Zorunluluk olmadığı
halde bir borç için rehin yapılması;
b) Paradan veya mutat ödeme vasıtalarından
başka bir suretle yapılan ödemeler; taşınır ve taşınmazın borç karşılığı
devri gibi,
c) Vadesi gelmemiş
borçlar için yapılan ödemeler,
d) Kişisel hakkın kuvvetlendirilmesi için tapu
kaydına verilen şerhler; kira sözleşmesi, satış vaadi gibi.
Acz halinde yapılan tasarruflar, en eskiden başlayarak son bir yıl içinde
yapılmış olması ve davacının alacağının doğumundan sonraya rastlayanların
iptali mümkün olmakla, takibinde tasarrufun yapıldığı tarihden itibaren beş yıl
içinde yapılmış olması kaydı ile davanın da tasarrufun yapıldığı tarihten
itibaren beş yıl içinde ikame edilmesi gereklidir.
3- Zarar Verme Kasdi İle Yapılan Tasarruflar: (İ.İ.K.md.280)
Malvarlığı borçlarını karşılamaya yetmeyen borçlunun, alacaklılarından mal
kaçırma kasdi ile yaptığı tasarruflar iptale tabiidirler.
Yasanın bu maddesine dayanılarak ikame edilecek davaların şartları
şunlardır.
a) Ödeme kabiliyetini kaybeden borçlunun
mevcudunu eksiltmesi ve üçüncü kişinin bunu bilmesi veya bilmesi gerekmesi,
aa) Üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımların
bilmesi gerektiği karine kabul edilir,
bb) Ticari işletmenin veya işyerindeki malların
mühim bir kısmını veya tamamını devir veya satın alan kişi,
cc) Ticari işletme veya işyerini işgal eden kişi,
b) Tasarrufun
alacaklılara zarar verme kasdi taşıması,
c) Devir ve satın alma işleminin en az üç ay
önceden alacaklılara bildirim veya sicil gazetesinde ilan edilmemiş olması.
Zarar kasdi ile yapılan tasarrufların, tasarrufun yapıldığı tarihten
itibaren beş yıl içinde takip yapılması kaydı ile aynı süre içinde dava açma
imkanı vardır.
G) TEDBİR MAHİYETİNDE
İHTİYATİ HACİZ TALEBİ:
İptali istenecek malın öncelikle, tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz talebi
suretiyle, devrinin önlenerek, davanın dördüncü kişiye yönelik tazminat ve
devir bedeli üzerinden sürmesinin engellenmesini ve malın satışının mümkün
olmasını sağlayacaktır.
Mahkemece, bu yönde bir karar tesis edilmeden, dava dilekçelerinin
davalılara tebliğ işleminin yapılmaması, teminatsız olarak verilen tedbir
kararı için gerekirse dava konusu bedel üzerinden teminat mektubu verilmesi
mümkündür.
H) CEZA DAVASI:
İptale tabii tasarrufun yapılması nedeni ile iptal davası açılan hallerde,
İ.İ.K.md.331 uyarınca, İcra Mahkemesi nezdinde, iptali yapan şahıs, şirket ise
hissedarları ve yetkili müdürü ile üçüncü şahıs aleyhine ceza davası açılması
gereklidir.
Ceza davasının işlemden itibaren altı ay içinde ikame edilmesi şart ise de,
borçlu ve üçüncü şahıslara baskı yaratmak amacı ile bu süreden sonra da dava
ikamesi mümkündür.
Süre varsa, ceza davasının iptal davası açan mahkemenin tedbir kararı
vermesinden sonra, tedbir kararı da eklenmek suretiyle yapılması iddiamızı
güçlendirecektir.
I) DAVANIN SONUCU:
İptal davası sonunda, davayı kazanan alacaklıya, iptal davasına konu mal
üzerinden cebri icra ile hakkını alma yani malı satma yetkisi verilir.
Kesinleşen mahkeme kararının takip dosyasına ibrazı suretiyle, herhangi bir
tapu kaydı tashihine gerek olmaksızın, harca konu miktar üzerinden malın cebri
icra kanalı ile satışı (takibin de kesinleşmesi kaydı ile) talep edilir.
Satış sonucu elde edilen meblağ alacaklıya ödenmekle, harca esas miktarın
üzerinde kalan bakiye davanın sınırlı etkisi nedeni ile takip eden haciz
alacaklısına değil, malı satın alan üçüncü şahsa ödenir. Dava tarihinde sonra
tesis edilen ipotekli varsa, bu durumda,
bakiye ipotek alacaklısına ödenmelidir.
Tasarrufundan sonra tesis edilen ipotek varsa, tasarrufun iptali ile
birlikte ipoteğin de, iptalinin (davacı alacaklı için geçerli olmamasını) talep
edilmesi ve ipotek alacaklısının da, davalı olarak gösterilmesi gereklidir.
Davanın, davacı aleyhine reddi halinde, dava konusu üzerinden, nisbi tarife
uyarınca avukatlık ücreti ve dava harç ve masraflarına mahkum edilir.
Taşınmaz üzerinde, haciz veya ipotek bulunması halinde, dava kazanılsa
bile, bu takyidatların muvazaalı olduğu ispat edilemezse veya dava ikame
edilirken bu ipoteğinde tasarruftan sonra ancak dava tarihinde önce tesis
edilmiş olması nedeni ile iptalinin talep edilmemiş olması durumda, kazanılan
bir davanın sonucundan istifade etmek mümkün olmayacaktır. Bu durumda,
taşınmazın satışı sonrası, sıra cetvelinin/alacağın iptali yoluna gidilmesi
mümkündür.
Tasarrufun iptali davası ile ilgili Yargıtay kararlarına aşağıda yer verilmiş olup, dava ikamesi sırasında, iptali istenen husus ile ilgili Yargıtay kararlarına da, yer verilmesi yararlı olacaktır.
J) İLGİLİ YARGITAY
KARARLARI:
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1996/1781
K. 1996/2984
T. 28.5.1996
ÖZET :Tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için borcun, tasarruf tarihinden
önce doğmuş olması şarttır.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1989/3341
K. 1989/4665
T. 7.11.1989
ÖZET : Tasarrufun iptali davasının, borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan
kişiler aleyhine birlikte aşılması gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1990/2371
K. 1990/3561
T. 25.9.1990
ÖZET : İptal davasını, elinde muvakkat veya kati aciz vesikası bulunan alacaklı
açabilir. Bu yön dava şartı olup, hakim görevi gereği re'sen gözetmek
zorundadır.
İptal davası, borçlu ve borçlu ile hukuki
muamelede bulunan kişiler ve onların mirasçıları hakkında açılır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde bu
davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini
elde eder. Taşınmazın tapu kaydının tashihine gerek kalmadan haczedilip
satışını isteyebilir. Dava taşınmazın aynına ilişkin olmadığından kesin yetki
kuralından bahsedilemez.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1991/242
K. 1991/1400
T. 21.3.1991
ÖZET : İstihkak davasında davalı durumunda olan alacaklı, davacı üçüncü kişiye
karşı, karşılık dava olarak iptal davası açabilir. Bu durumda alacaklının
geçici veya kesin borç ödemeden aciz belgesi gösterme zorunluğu yoktur.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1993/3466
K. 1993/3982
T.
12.10.1993
ÖZET : İİK.nun 278/2. maddesi gereğince; akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği
şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği
akitlerin bağışlama gibi sayılacağı ve bu bağışlamanın da icra hukuku yönünden
iptali gerekeceği belirtilmiştir.
Davalı borçlu tapuda gösterilen bedel dışında,
ayrıca davalı alıcılara bir bedel ödediğini ve bu nedenle tasarrufun düşük
bedelle yapılmadığını iddia ve ispat etmemiştir. Burada, ayrıca satıcı ile
alıcıların iyi niyetli olup olmadıklarının bir önemi yoktur. Yasa, böyle bir
şartı aramamıştır. Tasarrufun davacının payı oranında iptaline karar verilmesi
gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1993/5796
K. 1994/1128
T. 28.2.1994
ÖZET: İşyeri devrinin borcun doğumundan sonraki bir tarihte yapıldığı açıktır.
Bu durumda, işyeri devri nedeniyle uyuşmazlıkta, İİK.nun 44. maddesinin
uygulanması zorunludur. Borçlu tarafından işyeri devrinin kayıtlı bulunduğu yer
ticaret siciline bildirimde ve mal beyanında bulunulduğu öne sürülmediğine,
dosyada da bu yönde bir delil bulunmadığına göre, işyeri devrinin alacaklının
haklarını etkilemeyeceği kabul edilmelidir. Bu açıklamalar karşısında Merci
Hakimliğince "istihkak davasının reddine" ve "karşı dava olarak
açılan-İİK. md.97/17- Tasarrufun iptali davasının kabulüne" karar
verilmesi gerekir
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1994/6116
K. 1994/7431
T.
12.12.1994
ÖZET : Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesinin bir koşulu da alacaklı
tarafından borçlu hakkında yapılan icra takibinin kesinleşmesidir. Alacakla
ilgili icra takibi kesinleştirilmeden iptal davası dinlenemez.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1994/178
K. 1994/3608
T. 6.6.1994
ÖZET : Tasarrufun iptali davası, elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan
alacaklı tarafından açılabilir
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1993/5613
K. 1994/1192
T. 1.3.1994
ÖZET : Taraflar arasındaki uyuşmazlık İ.İ.K. na dayanan Tasarrufun iptali istemine
ilişkindir.Borçlu adresinde yapılan hacizde, haczi kabil malı olmadığı
saptanmıştır. Bu tutanak geçici aciz belgesi niteliğindedir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1994/6539
K. 1995/117
T. 17.1.1995
ÖZET : Tasarrufun iptali davaları tasarruf tarihinden itibaren beş sene
içerisinde açılabilir. Aciz belgesinin alındığı tarihten itibaren geriye doğru
iki yıllık süre içinde yapılmış olan tasarruflar iptale tabidir. Ayrıca İcra
İflas Kanununun 280, maddesindeki koşulların varlığı halinde tasarruf tarihi ne
olursa olsun, yapılan tasarruf batıl sayılır.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1995/7253
K. 1996/326
T. 24.1.1996
ÖZET : Bağışlama ve ivazsız tasarrufların iptal edilebilmesi için iik.nun 278
maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Öte yandan iptal davasının
dinlenebilmesi için borcun doğumunun iptali istenen tasarruftan önce olması
gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 1998/3093
K. 1998/3514
T. 23.9.1998
ÖZET : Akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz
olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin başka bir koşul aranmaksızın
batıl olduğu hükmünden hareketle; tapudan satış bedelinin sorulması, bu bedele
satış tarihinde taşınmazın kaydında bulunan ipotek bedellerinin de eklenmesi ve
bulunacak tutarın, taşınmazın satış tarihinde bilirkişi marifetiyle tesbit
edilecek rayiç değeriyle karşılaştırılması, fahiş fark saptanması durumunda
tasarrufun iptal edilmesi gerekir.
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen
tetkiki davacı alacaklı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin
süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği
konuşulup düşünüldü:
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı
Tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu davalarda amaç, tasarrufa konu mal
üzerinde alacaklının takibe konu ettiği alacağının cebri icra yoluyla tahsilini
temindir.
Bu sebeple, Anayasanın 141 ve HUMK.nun 77.
maddeleri hükmüne aykırı olarak, mahkemenin borcun miktarı hakkında bilirkişiye
başvurup, beyhude masrafa sebebiyet vermesi ve kararda bu rapora da
dayanmasında isabet bulunmamaktadır. İİK.nun 278. maddesinin ( 2 ) nolu
bendinin akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun
ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin başka bir koşul
aramaksızın batıl olduğu hükmünden hareketle, tapudan satış bedelinin
sorulması, bu bedele satış tarihinde taşınmazın kaydında bulunan ipotek
bedellerinin de eklenmesi ve bulunacak tutarın, mahallinde bilirkişi
marifetiyle gayrimenkulun satış tarihinde tesbit edilecek rayiç değeriyle
karşılaştırılması, arada fark varsa ve bu fark fahişse, dava şartı olan geçici
aciz belgesinin varlığı ve tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığı da
nazara alınarak, davanın kabul edilmesi gerekirken konuyla ilgili olmayan
gerekçe ile ve noksan araştırma ile yazılı biçimde karar verilmesi yasaya
aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2002/1205
K. 2002/1524
T. 1.4.2002
ÖZET : Sıhren 3. dereceye kadar hısımlar arasındaki tasarruflar bağışlama
sayılarak iptale tabi olduğundan ve üçüncü şahsın borçlunun iyiniyetli bir
şahıstan beklenmeyecek tasarruflarla mevcudunu eksilttiği ve üçüncü şahsın bu
durumu bilmesi gerektiği hallerde yapılan tasarruf batıl sayıldığından
kayınpeder-damat olan davalıların tasarrufunun alacaklının alacağına yeter
miktarla sınırlı olmak üzere iptali gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2002/2523
K. 2002/3094
T. 6.6.2002
ÖZET : Mahkemece, davacının alacağı ya iptali istenen tasarruf konusu değerden
hangisi azsa nisbi karar ve ilam harcının o miktar üzerinden tahsili gerekirken
re'sen gözönünde tutulması zorunlu harç hususu hakkında bir hüküm kurulmaması
doğru değildir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2002/6349
K. 2003/449
T. 29.1.2003
ÖZET : Borcun doğumundan önce yapılan Tasarrufun iptali gerekmez ise
de;
Borç ilişkisinin, davacı banka ile imzalanan genel
kredi sözleşmesinin imzalanması ile başladığı nazara alınarak ve dava konusu
senet alacaklısı, borçlunun eşi olduğundan yasa gereği iptale tabi bu
Tasarrufun iptali için, davanın kabulüne karar verilmelidir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2003/1227
K. 2003/3398
T. 23.6.2003
ÖZET : Tasarrufun iptali davaları borçlu ile doğrudan veya dolaylı olarak hukuki
muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile
bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bundan başka kötüniyetli üçüncü kişiler
aleyhine de iptal davası açılır.Kötüniyetten maksat, borçlunun durumunun satın
alan kişi tarafından bilinmesi veya bu kişinin bilebilecek durumda olmasıdır.
Satış, gerçek olsa dahi, satın alan kişinin kötüniyetini kanıtlama yükümlülüğü
davacı alacaklıya aittir. Davacı alacaklı dosya kapsamındaki toplanan mevcut
delillere göre davalının kötüniyetini kanıtlamış değildir. Bu nedenle davalı
hakkındaki davanın reddi gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2003/2645
K. 2003/5425
T.
12.11.2003
ÖZET : İİK.nun 284. maddesi uyarınca iptal davası hakkı batıl tasarrufun vukuu
tarihinden itibaren 5 sene geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup
hakim tarafından re'sen nazara alınması gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2004/2912
K. 2004/5268
T.
20.10.2004
ÖZET : Tasarrufun iptali davasının kabul edilebilmesi için tasarruf tarihi ile
haciz veya aciz yahut iflas tarihi arasında 2 yıllık sürenin geçmemiş olması,
ayrıca satışta gösterilen bedelle gerçek bedel arasında aşırı fark bulunması
gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2004/3176
K. 2004/5648
T. 4.11.2004
ÖZET : Dava, Tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİY.nun 280/4. maddesi
uyarınca kural olarak ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın
tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını
iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını
ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiği
kabul olunur. Somut olayda davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında
icra takibi yapılmış, takip kesinleşmekle haciz işlemi uygulanıp tutanak
düzenlenmiştir. Yapılan araştırmada borçlu şirkete ait S.Köyü 929 parselde
kayıtlı taşınmazın 7.7.2002 tarihinde 7.100.000.000 TL bedelle üçüncü kişi
diğer davalı Pazarlama Mermer Sanayi ve
Ticaret Ltd.Şti.'ne devredildiği, üzerinde fabrika binası bulunan bu yerin arsa
ve tesis bedelinin satış tarihi itibariyle 67.594.000.000 TL değerde bulunduğu,
bu haliyle ticari işletmenin mühim bir kısmını teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Yapılan bu devirle ilgili davacı alacaklıya herhangi bir bildirimde
bulunulmadığı gibi, ticaret sicili gazetesinde gerekli ilanların da yapılmadığı
belirlenmiştir. Bu durumda üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar
kastını bildiği borçlunun da ızrar kastıyla hareket ettiği kabul edilmelidir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2004/3336
K. 2004/5690
T. 8.11.2004
ÖZET : Tasarrufun iptali davasında; ivazlar arasında fahiş fark olup olmadığının
saptanabilmesi için tasarruf tarihi itibariyle tasarrufa konu olan malın gerçek
değerinin belirlenmesi gerekir. Yerel mahkemece bilirkişi kurulundan tasarruf
tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ve üzerindeki yapının mahalli piyasa
rayiçlerine göre gerçek değeri konusunda ek rapor alınarak sonucuna göre
ivazlar arasında fahiş fark bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi
gerekirken, özellikle üzerindeki yapıya bayındırlık birim fiyatlarına göre
değer biçen rapor yeterli kabul edilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde
hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2004/3669
K. 2005/566
T. 8.2.2005
ÖZET : İİK.nun 281. maddesine göre Tasarrufun iptali davaları basit yargılama
usulüne tabi olup HUMK.nun 176/11. maddesi uyarınca adli aravermede
bakılabilecek işlerdendir. Bu nedenle süre yönünden HUMK.nun 177. maddesi bu
davalarda uygulanmaz. Adli aravermede geçen günler süreye dahildir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2004/3775
K. 2005/710
T. 14.2.2005
ÖZET : 3. kişi davalı Bülent ve kararı temyiz etmeyen 4. kişi davalı Mehmet'in
iptal davasına konu taşınmazı elden çıkartmış olmaları nedeniyle iptal davası
bu taşınmazın yerine geçen değere taalluk edeceğinden, iptal davasını kaybeden
( somut olayda en son satışı yapan ) davalı Mehmet'in alacak ve ferilerini
geçmemek üzere bu değer nisbetinde tazminata mahkum edilmesi gerektiği halde
infaz kabiliyeti olmayacak ve hakkındaki dava reddedilen davalı üzerindeki tapu
kaydının iptali sonucunu doğuracak şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2005/1762
K. 2005/4956
T. 26.9.2005
ÖZET : Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde tanımlanan Tasarrufun iptali
istemine ilişkindir. İİK.nun 283/2. maddesi uyarınca kural olarak iptal davası
3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa,
bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakten tazmine ( davacının alacağından
fazla olmamak üzere ) mahkum edilir. Dava konusu somut olayda açıklanan olgular
gözetilerek 3. şahsın taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek bedeliyle
sorumlu tutulması gerekir.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2005/4421
K. 2005/5715
T.
25.10.2005
ÖZET : Dava, 6183 sayılı Yasaya göre açılan Tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Anılan Yasanın 25.maddesi uyarınca iptal davası borçlu ve borçlu ile hukuki
muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kişiler ile
bunların mirasçılarına ve iyiniyet sahibi diğer üçüncü şahıslara karşı açılır.
Bu kişiler arasında mecburi ( zorunlu ) dava arkadaşlığı mevcuttur.
YARGITAY
15. HUKUK
DAİRESİ
E. 2006/422
K. 2006/3181
T. 30.5.2006
ÖZET : Davacı, davalı kooperatif aleyhine icra takibi yaptığını, kooperatifin tek
malvarlığı olan taşınmazını ferdileştirmeye geçerek kooperatif ortaklarına
dağıttığını iddia ederek Tasarrufun iptali talebinde bulunmuştur. Davalı
kooperatifin hükmi şahsiyeti devam etmekte ise de davacıya olan kesinleşmiş
borçlarını ödemeden ortaklarına tapuda devir yapması ve borcunu ödememesi iyi
niyetli bir davranış olarak kabul edilemez. Kooperatif ortakları da
kooperatifin borçlarını bilmesi gereken kişilerdir. Bu durumda borçlu
kooperatifin ortaklarına yaptığı Tasarrufun iptali gerekir.
YARGITAY
17. HUKUK
DAİRESİ
E. 2008/214
K. 2008/1595
T. 31.3.2008
ÖZET : Tasarrufun iptali davasının sürerken üçüncü kişinin malı elinden çıkarması
halinde davacı alacaklı davaya bedel davası olarak devam edilmesini istiyebilir
ve mahkeme üçüncü kişiyi tazminatla mahkum eder. Somut olayda taşınmazı üçüncü
kişiden satın alan da davaya dahil edilmediğine göre bu hususlar davacı
vekiline hatırlatılmalı, açıklaması alındıktan sonra doğacak duruma göre hüküm
kurulması gerekir. İnfazı mümkün olamayacak şekilde tasarrufun iptaline karar
verilmesi doğru değildir.
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
E.1987/5283
K.1987/2987
T.14.03.1988
ÖZET: Cironun muvazaalı
olduğunun iptal davasına konu edilmesinin mümkün olacağı.
YARGITAY
15.HUKUK DAİRESİ
E.1990/996
K.1990/4233
T.22.10.1990
ÖZET: Borçlunun borcuna
mahsuben taşınmazlarını alacaklıya vermesinin mutad ödeme vasıta olarak kabul
edilemeyeceği.
YARGITAY
15.HUKUK DAİRESİ
E.1994/260
K.1995/2072
T.06.04.1994
ÖZET: Mahkemece ipotek
işleminin iptali için, ipotek alacaklısının kötüniyetli olduğunun ispat
edilmesi gerekmektedir.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULUT.12.03.1952
E.1952/17
K.1952/7
ÖZET: Borçlunun üçüncü
kişideki teminatını başkasına temlik etmesinin mutad ödeme vasıtası olmadığı.